Blog Sayfasına Git

Karnınız Mı Aç, Duygularınız Mı?

shutterstock 181087403 Jack Frog

Karnınız mı aç, duygularınız mı?

En çok ne zaman kendinizi buzdolabının önünde buluyorsunuz? Üzüldüğünüzde market reyonlarının yönü sebze ve meyvelerden paketli gıdalara doğru dönüyor mu ya da çok mutlu olduğunuzda bir paket çikolatayı bitirdiğiniz oluyor mu? Cevabınız evetse sizi de mideniz değil duygularınız yönetiyor demektir. Bu durum herkes için geçerli olsa da bazı kişiler, gün içerisinde duygularına çok çabuk yenik düşebiliyor ve psikolojik durumunu stabil hale getirmek için sürekli yeme yolunu seçebiliyor. Bu durumu ise duygusal yeme ya da duygusal açlık olarak özetlemek mümkündür.

Kimi zaman sinirlendiğinde sakinleşme aracına dönüşen yemek yeme kimi zaman da mutlu zamanların ödülü olarak konumlanabiliyor. Ancak bu durum sağlıklı bir vücut ve ideal kilo için yanlış bir yol. Duygusal boşluğu doldurmak için yeme arzusu ile başa çıkmak zor olsa bu durumun bir sağlık problemi olduğu unutulmamalı. Yaşadığımız durumlarla baş edemediğimizde çaresiz hissetmek normaldir ama baş etme yöntemi kesinlikle duyguların peşinden yeme isteğinin peşinden gitmek değildir. O yüzden midenizin kontrolünü duygularınıza teslim etmek yerine doğru ipuçlarıyla dengeli bir beslenme düzenine bırakmalı ve yeme alışkanlığınızı kontrol altında tutmalısınız. İşte, duygusal açlıkla başa çıkmanın yol haritası…

Eğer bir anda acıkıyorsanız bir sebebi var!

Normal şartlarda günlük olarak fiziksel açlık yavaş yavaş ortaya çıkar dolayısıyla yemeğin hazırlanması ve pişmesi, sofranın kurulması gibi süreçleri bekleyebilir, açlık hissi ortaya çıksa bile sabır gösterebiliriz. Ancak söz konusu duygusal açlık olduğunda bu his, bir anda çok baskın bir şekilde hissedilir. Kişi, ne yapacağını bilemez ve ani oluşan açlığı bastıracak belli besin gruplarına yönelir. Aynı şekilde daha çok çikolata, tatlı, cips gibi kalorisi yüksek ama besin değeri düşük olan besinleri tüketme isteği artar.

Duygusal açlık anları o kadar kaotik bir süreçtir ki, kişi midesi dolsa bile o anki duygusal boşluğu gidermek için yemek yemeği sürdürür. Sonuç olarak normal şartlarda yiyemeyeceğimiz kadar çok kaloriyi almış ve sağlıksız gıdaları da tüketmiş oluruz. Beslenme alışkanlıklarınızı değiştiren duygusal açlık bu kadar tehlikeli olabilir.

Yemek yedikten sonra pişmanlık hissediyor musunuz?

Duygusal açlığın en tipik belirtilerinden biri de yemek yedikten sonra insanın üzerine çöken o ağır pişmanlık hissidir. Kişi, duygusal olarak ilk sınavında kendini yemek yerken bulup önünü alamaz ve çok fazla yemek yer. Ancak sonrasında gerçekten ihtiyacı olmadığı halde bu kadar çok yemek yediği için pişmanlık duyar.

O an yediği çikolatanın mutluluk vereceğini düşünen kişiler, sonrasında bu durum karşısında büyük bir rahatsızlık hisseder. Duygusal açlık atakları geldiğinde ise aynı durumu yaşamamak için kendini cezalandırabilir. Ancak bu durum sadece süreci daha da kötüye taşır. Uzun süre aç kalmak ya da çok düşük kalorili beslenmek kişiyi daha da mutsuz edeceği için hikâye yine buzdolabının başında bitebilir. Sonuç ise daha kötü yeme bozuklukları ile sonuçlanabilir.

Sonu buzdolabında biten hikayeleri değiştirmek mümkün!

Eğer sürekli duygusal açlığa yenik düşüyor ve hikâyenin sonunda hem yemek yiyip hem de pişman oluyorsanız bu hikâyeyi mutlu sonla değiştirmek mümkün. Öncelikle midenizin değil duygularınızın aç olduğunu kabul etmeli, sizi yemek yemeye götüren sorunları görmezden gelmek yerine baş etmeyi öğrenmelisiniz.

Bunun için sizi mutsuz eden faktörlerin ne olduğunu belirleyebilir, geçici çözümler bulmak yerine kalıcı ve gerçek çözümler üzerinde çalışabilirsiniz. Sorunlarınızı not almaktan ve profesyonel desteğe başvurmaktan da çekinmemelisiniz.

Açlığın duygusal olduğunu farkına varın

Çoğu kişi, bu durumu çözülmesi gereken bir problem olarak görmeyebilir ancak duygusal açlık kronik bir hal aldığında aslında bir an çözümlenmesi gereken yemek bozukluğunun işareti olabilir. Dolayısıyla kişi yaşadığı duygusal açlık için kesinlikle farkındalığını yüksek tutmalı ve bunun aslında yeme bozukluğunun bir başlangıcı olabileceğini göz ardı etmemelidir.

Gerçekten aç olduğunuza emin olun

Açlık hissi bastırdığında bunun fiziksel mi yoksa duygusal mı olduğunu despit edebilmek çok önemli. Bunu anlamak için bazı küçük ipuçları var. Örneğin, daha 2 saat önce yemek yediyseniz normal şartlarda acıkmazsınız yaşadığınız his daha çok duygusal açlığa işaret eder. İşte tam bu noktada yemeğe yönelmek, kan şekerinizi artıracak yüksel kalorili içeceklere yönelmek yerine kendinizi zaman tanıyın. Odak noktanızı başka konulara yönlendirerek duygusal açlık ile mücadele edin.

Öğünleriniz için günlük tutun

Ne yediğinizi bilmek duygusal açlıkla baş edebilmenin en etkili yollarından biridir. Şöyle ki, her öğünde ne yediğinizi not ederek bir şablon çıkarın. Gün içinde ne yediğinizi, hangi besinlere hangi durumlarda yöneldiğinizi ve ne kadar yediğinizi not edin. Bu sayede yemek yeme rutininiz ile duygusal durumunuz arasındaki bağı ortaya çıkarın. Duygusal açlığı tetikleyen faktörleri bu şekilde tespit edebilir ve üzerine gidebilirsiniz.

Doğru nefes, bol su

Duygusal açlık atakları aniden geleceği için buna hazırlıklı olmak ve sizi o süreçte oyalayacak bir şeyler bulmak çok önemli. Bu noktada atağın geldiğini hissettiğiniz anda açık havada kısa bir yürüyüş yapmak, çalışıyorsanız mola verip nefes egzersizleri yapmak da işe yarayan yöntemler arasında olabilir.

Su, her şeyde olduğu gibi duygusal açlık ataklarında da çok kritik bir öneme sahip. Birincisi, vücut susuzluğu açlık olarak algılayabilir. Bu durumda bol su içmek, o hissin yanıltıcılığını ortadan kaldırır. İkincisi suyun açlığı bastırdığı ve midedeki boşluk hissini belli bir süre geçirdiği de bilinen bir gerçektir.

Doğru tercihler, doğru yaşam

Bir şey ne kadar erişilebilirse tüketmek de o kadar kolaydır. Bu durumda açlık atakları geldiğinde buzdolabınızda sizi abur cuburlar değil, sebze ve meyveler karşılamalı. Ayrıca sağlıklı ve lezzetli atıştırmalıklar hazırlayarak abur cubur ihtiyacını çok rahat karşılayabilirsiniz. Sağlıklı kuruyemişler, hurma, yulaf ve doğal pekmezden hazırlanan gronalalar, tatlılar, minik sandviçler de bu anlamda kurtarıcınız olabilir.