Blog Sayfasına Git

Metabolizmanızı Nasıl Hızlandıracağınıza Dair 7 Önemli İpucu

shutterstock 1760535659

Metabolizmanızı Nasıl Hızlandıracağınıza Dair 7 Önemli İpucu

Güneşi daha az gördüğümüz şu soğuk kış günlerinde kilo alma eğilimiz de giderek artıyor. Evdeyken kendimizi buzdolabının önünde buluyor ofiste sürekli bir şeyler atıştırarak zaman geçiriyoruz. Bu durum zaten yavaşlayan metabolizmamızla birleşince kaçınılmaz son olarak kilo alıyoruz. Sağlıklı ve ideal kiloya ulaşmak, fazla kilolardan kurtulmak ve yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmaksa mümkün. İşte metabolizmanızı hızlandıracak önemli ipuçları…

Sabah güneşini içinize çekin

Metabolizmanızı canlandırmak istiyorsanız, kendinize her gün bir sabah yürüyüşü yapmalısınız. ABD’li araştırmacılar, sabahları gün ışığının zayıflamaya yardımcı olduğunu keşfettiler. Yapılan ilgili araştırmada sadece bir hafta sonra, sabah yürüyüşe çıkan deneklerin, gitmeyenlere göre daha düşük bir BMI’ye sahip olduğu görüldü. Gün boyunca uygulanan beslenme ve egzersiz değişmemesine rağmen ışığa maruz kalma zamanlaması sonuçlarda oldukça etkileyici oldu. Bugüne döndüğümüzde ise kış aylarına yaklaşsak bile 20-30 dakikalık yürüyüşü sabah 8’den 12’ye kadar yaparak metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

 Düzenli yemek yiyin

Kilo vermeye çalışırken yapılan en büyük hataların başında öğün atlamak geliyor. Çünkü sağlıklı açlık vücudun artık enerjiye ihtiyacı olduğunun işaretidir. Bu işareti alamayan vücut, metabolizmasını açlık zamanlarına çevirir. Bu, vücudun bir sonraki öğünün ne zaman olacağını bilmediği için sürekli aç hissetmesi gelir. Metabolizmayı hızlandırmak adına ise yapılması gereken öğün atlamadan doğru porsiyonlama yapmaktır. Öğünler arasında normal ve sağlıklı bir mola ise yaklşaık3-4 saattir. O zamana kadar tekrar bir şeyler yememeye özen gösterilmeli ya da sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir.

Tabii ki, ne yediğiniz de en az ne kadar yediğiniz kadar önemlidir. Üstelik söylenenin aksine açlık, ne yazık ki iyi bir aşçı değildir. Çünkü aç olduğunuzda karbonhidrattan zengin ve yağlı yemeklere olan iştahınız artar. Bu nedenle yemeklerinizi önceden planlamak iyi bir fikir… Bu durum elbette bu hafta sonu buzdolabınızı doldurmanız gerektiği anlamına gelmiyor. Çünkü özellikle meyve ve sebzeler mümkün olduğunca taze hazırlanmalıdır. Yapabileceğiniz kaba bir haftalık plan yeterlidir.

Hayati maddeler açısından zengin bir beslenme listesi oluşturun

Karbonhidratlar ve yağlar gibi saf enerji kaynakları ile amino asitler gibi yapı taşlarının yanı sıra vücudun düzgün bir metabolizma ya sahip olabilmesi için çeşitli fonksiyonel maddelere de ihtiyacı vardır. Bunlara özellikle vitaminler, mineraller ve eser elementler dahildir. Özellikle demir, manganez, B2 vitamini, B1 vitamini, B12 vitamini, B6 vitamini ve C vitamini normal enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunur. Bu sistemin sadece bir bileşeni eksikse, zaten durma noktasına gelebilir.

Metabolik bozukluklar, toplumumuzun en genel sağlık problemlerinden biri… Genellikle obeziteye, enerji eksikliğine ve yorgunluğa yansıyor. Kalıtsal bozukluklara ek olarak, bilim insanlaru, modern yaşam tarzımızı bu bozuklukların çoğunun ana nedeni olarak tanımlıyor. Güncel bir araştırma, sağlıksız bir yaşam tarzının (özellikle egzersiz eksikliği, kötü beslenme ve zihinsel stres) sadece metabolizmayı zayıflatmakla kalmayıp, bundan sorumlu genetik materyale de zarar verdiği sonucuna ortaya koyuyor. Dolayısıyla tüm bileşenleri olabildiğince eksiksiz almak her zamankinden daha önemli hale geliyor. Bu noktada devreye mikro besin konsantresi olarak LaVita, önemli vitaminlerin ve eser elementlerin tedarikini sağlıyor. İçeriğindeki B1, B2, B3, B5, B6, B12 ve C vitaminlerinin yanı sıra demir, manganez, iyot ve bakır eser elementleri de hücrelerde normal enerji metabolizmasına katkıda bulunuyor.

Stresten kaçının

Stres metabolizmamızı felç ediyor çünkü vücut stresli olduğunda kortizol hormonu salgılıyor. Bu, belirli vücut fonksiyonlarının zorlanmasını ve diğerlerinin yavaşlamasına neden oluyor. Oluşan bu etki, özellikle uzun süreli ve kronik stres durumunda fark ediliyor. Ani tehlikeli durumlarda (yüksek nabız, tansiyon artışı, uyanıklığın artması) hayat kurtarıcı olabilecek şeyler, kalıcı bir durum olarak çok fazla hasara neden olabiliyor. Sonuçlar yüksek tansiyon, atardamarların sertleşmesi, sindirim sorunları ve bağışıklık yetersizliği gibi ciddi klinik tablolara sebebiyet veriyor. Stres hormonu kortizol ayrıca yiyecek isteklerini teşvik ettiği gibi enerji metabolizmasını da yavaşlatıyor. Bu noktada stresten uzak durmak ve stresi yönetmeyi bilmek modern zamanların en büyük yaşamsal fonksiyonuna dönüşüyor.

Durmayın, kahkaha atın

Kulağa kolay geliyor değil mi, öyle! Güldüğünüzde vücudunuz mutluluk hormonları salgılar. Kardiyovasküler sistem, diyafram, ses telleri, yüz ve karın kasları yoğun olarak kullanılır, bu da diğer şeylerin yanı sıra kan basıncında kısa süreli artışa, kandaki oksijen içeriğinde yükseliyor ve bir tür iç masaja yol açıyor. Aynı zamanda stres hormonları olan adrenalin ve kortizol de azalıyor. Tüm bu vücut etkileşimi sindirimi ve enerji metabolizmasını uyarıyor.

Düzgün uyuyun

Ne çok uzun ne çok kısa! İyi bir metabolizmanın basit formülü budur. Çünkü siz uyurken vücut yağları parçalar ve ghrelin gibi açlık hormonlarını düzenler. Uyku eksikliği, açlığın ve gıda alımının artmasına neden olan ghrelin üretimini artırır. Bu bağlantı, BMI ile ilişkili olarak uyku süresini inceleyen çalışmalarda da gösterilmiştir. Bunlardan biri ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme Sınavı Anketidir. Araştırmaya göre, ortalama beş saat uyku obezite riskini yüzde 50 artırırken, altı saat hala riski yüzde 23 artırıyor. Ancak çok fazla uyku da zararlı olabilir. Ortalama olarak sekiz saat veya daha fazla uyuyan biri daha uyanık veya zinde hissetmez, ancak aşırı kilolu olma, yüksek kolesterol düzeyleri ve hatta daha yüksek kardiyovasküler hastalık riski taşır. Ortalama süre bu nedenle 6-7 saat uyku olacaktır.

Vücut sıcaklığına dikkat edin

Vücudumuz, vücut sıcaklığını 36-37 °C arasında sabit tutmak için kendisine verilen enerjinin büyük bir kısmını kullanır. Çevremizdeki sıcaklıklar ne kadar soğuk olursa, vücut o kadar çok çalışmak zorunda kalır ve dönüştürmek için daha fazla enerji gerekir. Bu metabolizmayı uyarır.

Ama merak etmeyin, kimsenin ofiste veya evde titremesine gerek yok. Çünkü birkaç derece bile büyük bir fark yaratır. Vücut ayrıca yeni sıcaklığa çabucak alışır ve “iç ısıtmasını” biraz açar. 18-20 °C oda sıcaklığı metabolizmayı ısıtır.