Blog Sayfasına Git

Ruhunuza İyi Bakıyor Musunuz?

shutterstock 721857268 scaled

Ruhunuza iyi bakıyor musunuz?

Cildimize bakım yapıyor, göz altımız için ayrı kremler kullanıyor, saçlarımızın için en özel maskeleri uyguluyoruz peki ya ruhumuz için en son ne yaptık? Oysa ruhumuza iyi bakmak en az düzenli egzersiz yapmak, dengeli yaşam ve sağlıklı beslenme kadar önemlidir. Çünkü ruhumuz genellikle modern yaşam tarzımızdan düşündüğümüzden de daha fazla zarar görür.

Vücudumuza iyi bakarız. Beslenmemize dikkat ediyoruz, spor yapıyoruz ve ona sürekli dinlenme molaları veriyoruz. Ama aslında ruhumuz için ne yapıyoruz? Ruh sağlığımız çoğu zaman fiziksel sağlığımız kadar ilk sırada yer almaz. Ama ruhumuza ağır gelecek çok fazla şey üstleniriz, bizim için iyi olmayan şeyler yaparız ve sonra kendimizi uyuşuk, motivasyonsuz ve hatta depresif hissettiğimizde şaşırırız. Şimdi ruhlarımıza da bakma ve onları sağlığına kavuşturma zamanı…

Ruhunuzun acı çektiğinin 5 işareti

  • Giderek daha fazla kayıtsız hissediyorsunuz ve geri çekiliyorsunuz: Herkes zaman zaman yorgun ve bitkin hisseder. Ancak bu duygu uzun süre devam eder veya gün içinde tekrar tekrar oluşur, eğer iyi bir gece uykusu çekmişseniz dikkatli olmalısınız.
  • Kötü uyuyorsunuz: Gün boyu üzerimize yük olan endişeler ve korkular, genellikle gecenin geç saatlerine kadar peşimizi bırakmaz. Bu hızla kötü uyumamıza neden olur. Ya neredeyse hiç uyuyamıyoruz ya da geceleri sürekli uyanıyoruz, bu da dinlendirici derin uyku evrelerimize girmemizi engelliyor. Uykusuzluk uzun süre devam ederse, bunun temeline inmelisiniz.
  • Eskiden zevk aldığınız şeylerden artık zevk almıyorsunuz: Hobiler, profesyonel yaşamımıza istediğimiz dengeyi sağlar ve ruhumuzu parlatır. Jogging yapmak, müzikle ilgilenmek fark etmez; onu özümseriz, zamanı ve hepsinden önemlisi günlük stresimizi unuturuz. Ama içsel yaşamımızın dengesi bozulursa, bu değişebilir. Bizi her zaman tatmin eden ve dört gözle beklediğimiz şeyler bir anda kayıtsız, hatta bir yük haline geldi. Sadece kabul etmeyin, kendinize ve hayattaki güzel şeylere daha fazla zaman ayırmaya çalışın.
  • Sıklıkla kendinizi güvensiz hissedersiniz ve kendinize daha fazla güvenmeyi dilersiniz: “Zaten bunu yapamam.” “Ben her zaman şanssızım.” “Kimse beni sevmiyor.” Olumsuz düşünceler ve inançlar bazen kafamızın içinde durdurulamaz bir şekilde dönüyor gibi görünür. Bizden çok fazla güç ve her şeyden önce özgüvenimizi çalıyorlar. Ayrıca bu inançlar, kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi gerçekleşir ve bizi aşağı doğru bir sarmalın içine çeker. Ancak bu olumsuz sarmaldan çıkmanın bir yolu var. Olumsuz düşüncelerinizin farkına varın ve onları olumlu bir şekilde yeniden formüle edin. Bunun düşünme şeklinizi değiştirebileceğini göreceksiniz.
  • Kabızlık gibi sindirim sorunlarınız var: Ruhumuz sindirimimizle yakın temas halindedir. Uzun süreli zihinsel stres, sindirimimizin yavaşlamasına neden olabilir. Bunun nedeni, örneğin kan basıncını da artıran stres hormonlarıdır. Bu nedenle, kabızlık gibi sindirim sorunları için her zaman psikolojik bir tetikleyici düşünün.

Özgür ve mutlu bir ruh için en iyi ipuçları

Kendini doğaya bırak: Doğa en iyi stres tamponudur. Doğanın yeşili sakinleştirir, fiziksel ve zihinsel rahatlama sağlar ve aynı zamanda ruh halini yükseltir. Doğada yürürken, şehirde yürürken olduğundan farklı beyin bölgeleri aktive olur. Bu nedenle, çoğu kişi doğayı hoş karşılanan ve rahatlatıcı bir değişiklik olarak görür. Temiz hava ayrıca vücudumuza taze oksijen sağlar ve hareket, dolaşımı uyarır. Doğaya kaçmak için de kırsalda yaşamanıza gerek yok. Şehirlerde de şehir parkları, yakındaki ormanlar ve göller gibi trafiğin gürültüsünden ve koşuşturmacasından kaçmak için bir fırsat var. Ek bir zevk için çalışma alanınızı veya evinizi daha fazla yeşillikle dekore edebilirsiniz. Etki daha küçüktür, ancak yine de fark edilir.

Sosyal etkileşimleri sürdür: Toplumsal algımız güçlüdür. Benzer düşünen insanlarla sosyal etkileşime ihtiyacımız var. Ama iki tip insan vardır: Bizi sürekli eleştiren, bizi aşağı çeken, moralimizi bozan ve dolayısıyla bizi olumsuz etkileyenler ve olumlu bir ruh hali yayan, yüzümüzü güldüren ve bize iyilik yapanlar. Onların çevresinde kendimizi rahat hissediyoruz, rol yapmak ve pillerimizi şarj etmek zorunda değiliz. Hayatı iyimser bir tavırla geçiren insanlarla iletişim kurun ve kendinize bulaşmasına izin verin.

Neyi seviyorsan onu yap: Sevdiğimiz işi yaptığımızda mutlu oluyoruz. Öyleyse neden bunu daha sık yapmıyoruz? Zaman yok ve çok fazla taahhüt mü var? Yoksa bunu yapmak için zaman ayırmıyor muyuz? Günde bir kez keyif aldığınız bir şeyi yapmayı önceliklerinizden biri haline getirin. Sadece 5 sayfalık bir kitap, en sevdiğiniz şarkı eşliğinde kısa bir dans rutini veya 10 dakikalık bir yoga olabilir. Bunun için mutlaka zamanınız olacak ve sonrasında günün işlerini daha büyük bir şevk, güç ve daha geniş bir gülümseme ile tamamlayacaksınız.

Güneşi ara: Güneş gerçek bir canlandırıcı ve mutluluk vericidir. Işıltısı ve rahatlatıcı sıcaklığıyla bize iyimserlik, güven ve emniyet duygusu verir, ruhumuz için bir nimettir. Güneş bir kez daha varlığıyla bizi şereflendirdiği anda doğaya çıkın. Burada gerçek bir mutluluk hormonu kokteyli dökülür ve iyi bir ruh hali kaçınılmazdır.

Spor yap: Spor dikkat dağıtır, günlük hayatın endişelerini unutturur, fiziksel sağlığı destekler ve sizi mutlu eder. Fiziksel sağlığımızın yanı sıra ruh sağlığımızı da destekler. Aşırı dayanıklılık veya ağırlık çalışması olmak zorunda değildir. Dans etmek, paten kaymak veya yürümek de üzerimizde olumlu bir etkiye sahiptir ve her hareket iyidir.

Buraya ve şimdiye daha fazla odaklan: Sürekli geçmişi düşünen veya gelecek hakkında endişelenen herkes, yalnızca şimdi ve burada gerçekleşen hayatı kaçırıyor. Uğruna saatlerce kıvranarak geçirdiğimiz şeylerin yüzde 85’i gerçekleşmiyor bile. Ve geçmişte olan şeyler zaten değiştirilemez veya geri alınamaz. Öyleyse neden moralimizi bozalım veya boşuna endişelenelim? Kara kara düşünmeyi bırakmaya ve düşüncelerinizi her seferinde buraya ve şimdiye geri getirmeye karar verin. Size yardımcı olabilecek bir alıştırma: Çevrenizi tüm duyularınızla algılamaya çalışın. Ne görüyorsun? Ne dinliyorsun? Ne hissediyorsun, koku alıyorsun ve tat alıyorsun? Bu, dikkatinizi otomatik olarak şimdiki zamana çeker ve zihninizi yeni izlenimlerle meşgul eder.

Mükemmeliyetçiliğinizi bırakın: Mükemmellik için çabalayan insanlar hayatta daha zor anlar yaşar. Elbette, genellikle yaptıkları işte özellikle iyidirler ancak aynı zamanda kendilerini yavaşlatırlar ve genellikle kafalarının içinde yaşarlar. Mükemmeliyetçiler, iyileştirmeler ve optimizasyonlar için her zaman ideal çözümü ararlar ve küçük hataları bile affetmekte zorlanırlar. Bu nedenle, sahip olduklarından nadiren mutlu olurlar, bu da bir tatminsizlik duygusu bırakır. Bu, yaşama sevincimizi ve mutluluğumuzu engeller.

İşleri daha sık “çok iyi” durumda tutmaya çalışın ve başarılarınızın tadını çıkarın. Mükemmellik diye bir şey yoktur ve bunun ne kadar çok farkına varırsanız, her şeyi olduğu gibi bırakmanız o kadar kolaylaşır ve yolunuza devam edebilir ve hayattan daha çok zevk alabilirsiniz.

Duygularının özgürce akmasına izin ver: Birçoğu duygularını yutar, bastırmaya veya uyuşturmaya çalışır. Bir dereceye kadar, bu genellikle oldukça iyi çalışır. Ama er ya da geç bizi tekrar yakalayacaklar ve sonra tüm güçleriyle üzerimize saldıracaklar. İçsel huzursuzluğa ve strese yol açabilecek bizi engelleme şansı vermeden önce duyguların o anda ortaya çıkmasına izin vermek ve onları kabul etmek daha iyidir.

Duygularınıza izin vermek ve onları göstermek başlangıçta özellikle zordur, ancak daha da önemlidir. Çünkü gülerseniz, severseniz ve bazen ağlarsanız ve duygularınızı serbest bırakırsanız, canlılığı, özgürlük hissini, tasasızlığı ve bağımsızlığı hissedeceksiniz. Aynı zamanda duygularınız konusunda açık olmak için gerçek cesareti ve dürüstlüğü gösterir. Kendinize nasıl olduğunuzu ve hangi duyguları hissettiğinizi sorduğunuz günlük bir check-in, duygularınızın yeniden daha fazla farkına varmanıza yardımcı olabilir. Fiziksel sinyallere özellikle dikkat edin. Kalbiniz ağır mı, boğazınız mı dar veya mideniz mi kramplı? Duygularınız nerede ve nasıl hissediyorsunuz? Duygularınızı yazın veya başkalarıyla onlar hakkında konuşun. Zamanla bu konuda gittikçe daha iyi hale gelecek ve duygularınızı çok daha iyi sınıflandırıp kabul edebileceksiniz. Sonuç ise özgür ve canlı bir hayata doğru büyük ve cesur bir başlangıç!