Blog Sayfasına Git

Yaz Aylarında Bağışıklık Sisteminiz Tatile Çıkmasın!

Güneş gözlüğü ile sahilde ananas

Yaz aylarında bağışıklık sisteminiz tatile çıkmasın!

Hava güzel, güneş ısıtıyor, gökyüzü ışıl ışıl, deniz ve kum sizi bekliyor. Peki, ya sizi tüm yaz ayakta tutacak bağışıklık sisteminiz ne durumda? Birçok insan bağışıklık sisteminin kış aylarını ilgilendiren bir durum olduğunu düşünebilir ancak sağlıklı kalabilmek için vücudun savunma mekanizması olan bağışıklık sisteminin yaz mevsiminde de güçlendirilmesi çok önemlidir.

Birçok nedenle yaz aylarında hastalanmayacağımızı düşünürüz ancak dünya üzerinde milyonlarca insan en çok yaz aylarında hastalıklara karşı savunmasız kalıyor. Çünkü binlerce insan, bağışıklık sistemi için büyük önem atfedilen birçok kriteri göz ardı edebiliyor.  Ama unutmayın ki, bütün kış hayalini kurduğunuz tatildeyken hastalananların sayısı az değil. Üstelik baş ağrısı, karın ağrısı, burun akıntısı, bitkinlik gibi tatilde hiç de karşılaşmak istemeyeceğimiz semptomlarla uğraşmak zorunda kalıyor.  Bunun arkasında bedensel işlevlerimizin karmaşık etkileşimi vardır. Psikosomatik faktörler de belirleyici bir rol oynamakta. Ama tatilimizi yılın en güzel zamanı yapmak için çok fazla yöntem var. İşte yaz aylarında bağışıklık sistemi için dikkat edilmesi gerekenler…

Günlük yaşamdaki stres, bağışıklık sistemini önemsiz hale getirir

Hiç düşündünüz mü; nasıl oluyor da stresli bir gün iyi çalışıyorsunuz, sağlığınız ve gücünüzün en iyisi gibi görünüyorsunuz ve sonra tatilde yıkılıyorsunuz? Bunun suçlusu hormonlarımız, daha doğrusu stres hormonları olan adrenalin ve kortizol. Akut stresli durumlarda tamamen konsantre olmamızı ve fiziksel olarak “hareket halinde” olmamızı sağlıyor.

Aynı zamanda bu stres hormonları, diğer şeylerin yanı sıra bağışıklık sistemini de aşağı regüle ediyor. Sadece stres azaldığında vücut tekrar mikroplarla savaşmaya odaklanıyor. Bu sözde bağışıklık tepkisi daha sonra öksürük, burun akıntısı ve diğer klasik soğuk algınlığı semptomları ile kendini gösteriyor.

Bu nedenle stres, gecikmiş hastalıkların başlangıcını geciktirebiliyor. Rahatladığınız anda bağışıklık sisteminiz devreye giriyor. Bu döngüyü kırabilmenin yolu ise stres faktörlerini kapının dışına bırakmaktan geçiyor. Üstelik yılda sadece bir veya iki kez olmak üzere değil, kalıcı olarak!

Dikkat, tatiller de strese dönüşebilir

Bavulunuzu toplayın, çocukların oyuncaklarını düşünün, uçağa binin, bir otel bulun ve mümkünse aynı anda evdeki herkese her şeyi anlatın. Tüm bunlar tatilleri yorucu bir deneyime dönüştürebilir. Çünkü her şeye ve herkese yetişmeye çalışmak stresli bir etkiye sahiptir. Bunu önlemek ve tatili bağışıklık sisteminin düşmanı olmaktan çıkarmak için tatilinizi baştan sona planlamamaya çalışın. Ancak sadece size ait bir görevmiş gibi davranmayın herkese sorumluklar verin, eminiz ki ev halkı size zevkle yardımcı olurlar.

Çok fazla güneşten kaçının

Güneşin sağlığımız ve ruhumuz üzerinde önemli bir etkisi olduğu uzun zamandır bilinmekte. Örneğin, vücudumuz için önemli olan D vitamini, ancak güneşe maruz kaldığımız vakit deride oluşabiliyor.  Güneşte çok uzun süre kalırsanız da olumsuz sonuçlar olumlu olanlardan daha ağır basar. Örneğin, güneş bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. Burada iyi bilinen bir örnek vermek gerekirse güneşte çok uzun süre kaldıktan sonra filizlenen uçuklar, kaçınılmaz bir son olabiliyor. Zaten soğuk algınlığınız varsa, güneşlenmek aslında onu daha da kötüleştirecektir. O yüzden bu dengeyi iyi kurmak çok önemli!

Terli kıyafetleri değiştirin

Sıcakta çok terleyen biri, şüpheye düştüğünde her zaman bir gömlek değiştirmeli. Çünkü ıslak giysiler vücudun kontrolsüz bir şekilde soğumasına neden olur ve patojenlere karşı daha hassastır. Özellikle dışarıdaki sıcak yaz sıcaklıklarından klimalı odalara geçiş, organizmamız için soğuk şoku demektir. Bu durum, bağışıklığın alıştığı düzenin dışına çıkmasına ve zayıflamasına neden olabilir.

Çok ama çok su için

Isı, kuru hava, klima, fanlar… Yazın sürekli kuruma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu özellikle mukoza zarlarımız için tehlikelidir çünkü yeterince nemli olmazlarsa virüsler ve diğer mikroplar kolayca nüfuz edebilir. Ilıman günlerde 1.5-2 litre sıvı yeterliyken, yaz aylarında günde 3-4 litre rahatlıkla gerekli olabilir. Özellikle yaşlı insanların susuzluk hissi genellikle azalır ve susamadıkları zaman da içmeleri gerekir. Temel bir kural içmek için doğru miktarı bulmanıza yardımcı olabilir. Eğer (sağlıklı bir insan olarak) yaklaşık iki saatte bir tuvalete gitmeniz gerekiyorsa, içtiğiniz miktar yeterlidir.

Ama soğuk içecekler içmeyin

Yaz sıcağında buz gibi bir bardak su veya buzlu çay içmek ne kadar cezbedici olsa da, bu yaptığınız aslında sizi serinletmiyor. Aksine organizmamız soğuk içeceği vücut sıcaklığına getirmek için çok çalıştığı için daha fazla terlememize neden olur. Aynı zamanda soğuk içecek, virüslerin solunum yolumuza girmesine de zemin hazırlayabiliyor. Bu nedenle çöl sıcağında Bedeviler gibi davranmak çok daha iyi. O zaman çöl sıcaklarıyla gayet iyi baş eden halklar gibi içeceklerimizi ılık içmeye gösterelim.

Doğanın çeşitliliğinden yararlanın

Şimdi o yaz geldi, taze ve sağlıklı lezzetleri yemek için harika bir zaman! Yaz aylarında bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için sebze ve meyvelerin gücünden yararlanın. Çilek, kiraz, domates, biber, marul… İçerdiği vitamin ve mineraller vücudumuz için bir nimettir ve bağışıklık sistemini güçlendiren besinler arasında başı çeker. O zaman yaz aylarında doğanın çeşitliliğinden yararlanıyor ve işlenmiş gıdalardan olabildiğince uzak duruyoruz. Şimdiden iyi tatiller!